BeynelmilelBeyazperdede "Babam ve Oğlum"la popülerlik kazanan 12 Eylül manzaraları, tarihimizdeki bu karanlık perdeyi hak ettiği sertlikte ele alan "Eve Dönüş"ün ardından, konuya mizahın ön planda olduğu bir hikâyeyle yaklaşan "Beynelmilel"le devam ediyor.
Film, 12 Eylül yıllarını, Adıyaman yöresinde düğünlerde çalgı çalan yerel müzisyenlerin, gevendelerin merkezde yer aldığı trajikomik bir hikâyeyle anlatıyor. 1982 yılında geçen film, kışla mantığının sosyal yaşama dayatılması nedeniyle ortaya çıkan absürd durumları bir grup yerel müzisyenin etrafında işliyor. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Adıyaman'da da gündelik hayatı askeri tedbirlerle düzenlemeye çalışan ordu, herkes gibi gevendelerin de işlerini yapmasına engel oluyor. Askeri düzeni yerleştirmek için, işsiz kalan gevendelerden bir orkestra kurmaya karar veren askerler, bu orkestranın, darbeci paşanın Adıyaman ziyareti sırasında marş çalmak üzere hazırlıklara başlamasını istiyor. Ancak repertuarları marş konusunda hayli zayıf olan gevendeler, kolay gibi gözüken bu işi, fazlasıyla karmaşık bir hale getirmeyi başarıyorlar.
Filmin başrollerinde, bu yıl sinema kariyerine hız veren pek yakında "Polis" filminde de izleyeceğimiz Özgü Namal ile Cezmi Baskın var. Senaryosu, 12 Eylül mağdurlarından olan Sırrı Süreyya Önder'e ait olan filmi Önder, Muharrem Gülmez ile birlikte yönetmiş. Önder'in, 12 Eylül döneminde Adıyaman'da yaşanan bir olaydan esinlenerek senaryosunu yazdığı filmin çekimleri Adana ve Mersin'de yapılmış. Her iki ismin de ilk filmi olan "Beynelmilel"in sözlük anlamının 'uluslararası, enternasyonel' olduğunu hatırlatmakta fayda var...
Sırrı Süreyya Önder, senaryoyu, Barış Pirhasan'ın verdiği bir senaryo atölyesinde yazmış. Yapımcı Ali Akdeniz'in senaryoyu beğenmesinin ardından filmi Uğur Yücel'in yönetmesi gündeme gelmiş; ancak bu çeşitli sebeplerle gerçekleşemeyince, Önder, trajediyle komedi arasındaki ince çizgide yer alan filmi, güvenebileceği bir isimle yönetmesi gündeme gelmiş ve yine Akdeniz'in aracı olmasıyla Muharrem Gülmez'le tanışmış. BKM Film, projeyi beğenip yapımcılığı üstlenince de ikili, birlikte yönetmen koltuğuna oturmak için kolları sıvamış. İki yönetmen, meselelere farklı bakışları olsa da, sette iyi bir işbirliği yaparak birbirlerini dengelemişler.
"Beynelmilel", aslında BKM için de bir ilk olma özelliği taşıyor. Bugüne kadar Yılmaz Erdoğan'ın merkezde yer aldığı, görece büyük bütçeli ve bol yıldızlı filmlere imza atan BKM, "Beynemilel"le bu anlayışın dışına çıkıyor. Görece az yıldızlı ve küçük bütçeli bir filme imza atan BKM'nin bu çizgiyi ilerleyen yıllarda sürdürüp sinema dünyasına yeni isimler kazandırıp kazandırmayacağı merak konusu...
Cenneti BeklerkenDerviş Zaim, yeni filmi "Cenneti Beklerken" ile bu kez seyirciyi büyüleyici bir aşk masalıyla tarihsel bir yolculuğa davet ediyor. Hep yeni bir sinema arayışı içinde olan Zaim, bu filmde de minyatür sanatının temel meselelerine uygun bir sinema dili yaratmaya çalışmış. Minyatür sanatının gerçeklikle onun suretleri arasındaki ilişkiyi sorgulayan, mekânın ve zamanın esnekliğine dayanan yapısı "Cenneti Beklerken"e de aynen sirayet etmiş. Filmin kurgusu ve kadrajları minyatür sanatçılarının zaman ve mekânla kurdukları ilişki gibi, katı olmayan, kaygan ve değişken bir nitelik taşıyor.
Cenneti Beklerken", heyecan verici romantik bir macera olmasının yanı sıra, Osmanlı'nın görkemli tarihinden sarsıcı bir kesiti de peliküle aktarıyor. Yerli ve yabancı seyirciler için çarpıcı mesajlarla dolu olan "Cenneti Beklerken", inandırıcı görsel efektlerle tarihsel filmler izlemeyi talep eden seyirciler için doyurucu nitelikte. Duygu yüklü, keyifli, gizemli ve aşk ile kavganın bütünleştiği farklı bir film olan "Cenneti Beklerken", yediden yetmişe tüm sinema seyircisini kucaklamayı hedefliyor.
Dünyayı Kurtaran Adamın OğluA Milli Uzay Filmi' olarak lanse edilen "Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu", giriş jeneriğinde belirtildiği üzere, Cüneyt Arkın'a ithaf edilmiş bir film. Ancak bunun Arkın'dan çok, filme adını veren, Çetin İnanç'ın 1982 tarihli "Dünyayı Kurtaran Adam" filmine adanmış bir film olduğunu söylemek gerekiyor. Zamanla kült statüsüne yükselen ve büyük ilgi gören "Dünyayı Kurtaran Adam"ın sunduğu potansiyelden yararlanan ve Türklük parodisine ağırlık veren filmin, "G.O.R.A."nın izinden gittiğini söylemek mümkün. Yer yer hikâyesiyle bile "G.O.R.A."yı anımsatan film, teknik açıdan eli yüzü düzgün olsa da, senaryosu ve espri düzeyiyle vasatın çok altında kalıyor.
Yıllar önce, 'Dünyayı Kurtaran Adam' rolüyle efsaneleşen Cüneyt Arkın; bu sefer Mehmet Ali Erbil'in canlandırdığı, oğlu Kartal Kaptan'a dünyayı kurtarması için yardımcı oluyor. Hiçbir süper kahramanda olmayan 'fantastik' çalışma yöntemleri ve insanlığa dair felsefi çıkarımlarıyla dünya çapında geniş bir hayran kitlesi bulunan 'Dünyayı Kurtaran Adam'ın dünyayı kurtarma misyonu, bu kez oğlunun atıldığı bir uzay macerasıyla devam ediyor. Filmde, nerede olduğu, yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen, asla görülüp dokunulamayan bir varlık olarak yer alan Dünyayı Kurtaran Adam'ın ruhu da bu zorlu görevde oğlunun yanı başında?