Kaderimizi değiştirebilir miyiz?
Bu sorunu iki yönde incelemek gerekli: Önce değiştiremeyeceğimiz şeylerden başlamalı: Bizler, bu evrende, bu gezegende, "akıllı" tek varlık olan "insan" olarak doğduk. Her ne kadar seçim yapmakta özgür olsak da, "düşünebildiğimiz" için yaptığımız seçimlerden "sorumlu" olmak zorundayız. Bu da varoluşçuların dediği gibi, "Lanetli Özgürlük".
Gelelim bu özgürlüğe: Evet, seçimler yapıyoruz. Hiç düşünür müsünüz, yaptığınız en ufak hareketle kendi kaderinizi, tanıdıklarınızın, hiç tanımadıklarınızın ve onların hiç tanımadıklarının kaderini çiziyorsunuz. Hiç farkında olmadan, hiç bir şeyi kestirmeden.
Diyelim ki bir Cumartesi günü sinemaya gitmeye karar verdiniz. Filmi sevip, neşeli bir Cumartesi geçirip geri dönebilirsiniz. Zaten beklenen budur. Ancak hayatınızın aşkıyla da tanışabilirsiniz sinemada. Eğer o gün sinemaya gitmeseydiniz, sadece siz onunla tanışmamış olmayacak, o da sizle tanışmamış olacaktı. Onun da hayatını etkilediniz. Eğer o sizinle tanışmamış olsaydı, belki tamamiyle farkli bir kızla evlenmiş olacaktı. Minicik bir kararın sonuçlarına bakın!
Örneğin ben ilkokulu bitirince okul seçimi konusunda çok zorlanmıştım. Hala eğer şu anda seçtiğim okulu değil de bir diğerini seçseydim neler olurdu diye sorarım kendime. Ne çok insanı etkiledi sadece benim seçimim diye düşündüğüm bu karar.
Bu işler pek karışık isler. Öyle upuzun ve karmakarışık bir zincir ki şu hayat. Tek başımıza ilerlemiyoruz aslında. Her insan dunyanın merkezidir ve dünyayı peşinden sürükler. Hepimiz aynı yere gidiyoruz, ama nereye?
Minicik bir dikkatsizlik(dikkat), minicik bir sorumsuzluk(sorumluluk), minicik bir tesadüf, minicik bir söz, gözünüzü o yana değil de bu yana çevirmeniz etkiliyor kaderinizi. Öyleyse yaşayarak ve düsünerek yasamalı insan. Kendini kaderine az biraz kaptirarak, ama yakayı fazla da ele vermeden.