Yitirilmiş Ne Varsa...
Çirkin çiçeklerle dolu
Katil bahçelerinde dolaştım
Dalgındım
Bıçak sırtı yaşamalarım, penceresizliğim
Ve öksüz düşlerim vardı ceplerimde
Uğultusuzluğumu özlemiştim
Hala bir ceylan ağlıyor içimde
Hiç yoktan vurulan…
Senin şehirlerin uyurken
Benim gözlerimi bıçakladılar
Kör bir balıkçıyım şimdi
Denizlere sarılıyorum
Hiç görmediğim vapurlara el sallıyorum
Rüyalarımda yaşlanmıyor…
Kaybolan eylül gemilerimi
Sonbahar sesiyle çağırsan gelir mi
Ah vurulası yüreğim
Süpüremedin kapından yalnızlığı
Örselenmiş, paslı yüreğim…
Ellerim yumuk, orman karanlıkları omuzlarımda
Ve ardından ağlayan ezgisiz türkülerdi gözlerin
Senin gözlerinin pusuna saklanıp
Senden kalan bu yıkıntılar arasında
Bizi büyüten ellerini aradım
Öpülesi ellerini…
Yıkık kentler konuşmaz bilirim
Cam kırıkları ve kırık dallar var
İncinen yüreğimin yaralarında
Ne bilir misin?
Güller hiç uyanmaz bu vadide
Gözlerin düşer aklıma
An gelir şavkın vurur yüzüme
O zaman vakit ölüm olur
Dudağımda
Kaçsam yakama yapışır gözlerin…
Yılları ve yolları
Ödünç aldım
Yastığımdaki çukura dolan korkulu geceden
Düş düşkünü çocukluğumu
Çalmış namlı sevdalılar
Üstüne üstlük sensizim
Yani gölgesiz dolaşıyorum
Artık intiharlarda öldürmez beni
Yüreğimde konaklayan hüzünler
Senden gelir…
Ama sen yine de biriktir gözyaşlarını
Belki bir gün
Tutuşturur seni bensizlik
Belki bir gün sen de bana ağlarsın…
Hoyratım benim
Şafaklar düşmüş alnına
Kırlangıçlar uçmuş koynuna
Bak, hala aynı şarkıda irkiliyoruz…
Bu aşkın adresi dursun sende
Kelepçeli kuşlar
Yuva kurmadan gözlerimize
Belki geri döneriz
Ve geri veririz birbirimize
Yitirilmiş ne varsa….